‘’Aralarındaki Rekabete Rağmen İran ve Suudi Arabistan Savaştırılmaz!’’
“İslam Coğrafyasını Anlamak” atölye çalışması tüm hızıyla devam ediyor. 2 Nisan Pazartesi günü yapılan 3. oturumda İNSAMER araştırmacısı Riad Domazeti, “İran – Suudi Rekabeti ve Bölgenin Geleceği” başlıklı sunumuyla iki ülkenin kritik özelliklerini ve birbirlerine karşı uyguladıkları stratejileri ele aldı.
Uluslararası arenada ilişki ağlarının çok karmaşıklaşması sebebiyle bir ülkeyi veya bir bölgeyi ele aldığımızda, sınırlı bir alanı konuşarak meseleleri anlayamayız. İran ve Suudi Arabistan’ın coğrafi konumları ve etki alanları dikkate alındığında enerji sektörü açısından tüm dünyayı ilgilendiren bir coğrafya olduğu gerçeğini hatırlatan Domazeti; ideolojik, dini, kültürel ve tarihi ilişkileri de hesaba katınca daha da karmaşıklaşan ilişki ağlarının kendini gösterdiğini ifade etti.
Sovyetler Birliği yıkılmadan ve İran İslam Devrimi gerçekleşmeden evvel iki ülkenin de Sovyet tehdidine karşı Batı’nın yanında olduğu ve ortaklıklarının ayrılıklarından daha görünür olduğu anlaşılıyor. Sovyet tehdidi ortadan kalkınca ve İran’ın kendi içinde yaşadığı dönüşümler ile bir birlerine rakip iki bölgesel güç ortaya çıkmış bulunuyor.
İdeolojik olarak Suudi Vahhabi anlayışı ile İran’ın Şii doktrinleri, ekonomik olarak petrol ve doğal gaz üreticisi iki ülkenin çatışan çıkarları, bölgesel olarak Irak ve Basra Körfezi’ndeki teritoryal iddialar, kavmiyetçilik açısından Araplık ve Farisilik gibi sebepler rekabet ve gerilimin ana unsurları durumunda. İki devlet hali hazırda ise Suriye, Irak, Bahreyn ve Yemen topraklarında taşeron kuvvetler ile fiili çatışma halinde olmaya da devam ediyor.
Bütün bunların bölgeyi daha riskli bir geleceğe hazırladığını belirten Riad Domazeti’ye göre iki ülkenin birbiri ile savaşması yakın gelecekte olası görünmemekte. Dünya petrol rezervlerinin önemli bir kısmının bulunduğu bu bölge aynı zamanda Süveyş Kanalı, Aden Körfezi, Hürmüz Geçidi gibi stratejik ticari yolları da kapsıyor. İran ve Suudi Arabistan birbirlerini dengeleme hususunda küresel ölçekte işlevsel bulunsa da aralarındaki sıcak çatışmanın getireceği finansal krizler tüm dünyayı etkileyecek ölçekte.
İslam Coğrafyası Atölyesinin 3. oturumu soru ve yorumlar ile sona erdi. Bir sonraki oturum bahar tatili sonrasında “Afrika’da Kimlik Krizi” başlığıyla Afrika coğrafyası üzerine yapılacak.
1. Oturum Haberi – “Türkiye Hapşırırsa Balkanlar Nezle Olur!”
2. Oturum Haberi – “Güney Asya’da Sınırlar ve Sorunlar Kolonyalizm Mirasıdır’’
4. Oturum Haberi – ‘’Afrika Medeniyeti Diye Bir Medeniyet Olabilir mi?’’
5. Oturum Haberi – ‘’Rusya’nın Akdeniz’de Bu Kadar Etkin Olduğu Bir Süreç Görülmemiştir’’